TUYAD Başkanı Hayrettin Özaydın, Ajans Toros kurucusu Mustafa Ümit Özdemir’i Ataşehir ofisinde ağırladı. Görüşmede, sektörün dijitalleşme süreci ve kurumsal iletişim alanında yapılabilecek ortak projeler ele alındı. TUYAD, dijital çalışmalar başta olmak üzere iletişim ve tanıtım konularında Ajans Toros ile iş birliği içerisinde olacağını belirtti.

Ajans Toros, 12 yılı aşkın deneyimi ve uzman kadrosuyla İstanbul merkezli hizmet veren bir reklam ajansıdır. Markalaşma, web tasarım, yazılım, sosyal medya ve dijital pazarlamanın yanı sıra; kurumsal baskı hizmetleri ve promosyon çözümleri ile de markaların ihtiyaçlarına yanıt vermektedir. Stratejik yaklaşımı ve kaliteli hizmet anlayışıyla iş ortaklarına en verimli sonuçları sağlamayı hedeflemektedir.

Ziyaretleri için Mustafa beye teşekkür ederiz.


Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti Ortaklık Potansiyeli

Türkiye’nin Avrupa Birliği ile 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması, ülke ekonomisine ve ihracatçı sektörlere önemli avantajlar sağlamaktadır. Bu anlaşma kapsamında sanayi ürünleri, Türkiye’den Avrupa ülkelerine ihraç edilirken gümrük vergisine tabi tutulmamaktadır. Elektronik ürünler de sanayi ürünleri kategorisinde yer aldığı için bugün Türkiye’den Avrupa’ya gerçekleştirilen elektronik ihracatlarında sıfır gümrük vergisi uygulanmaktadır. Bu durum, yalnızca mevcut üretici firmaların rekabet gücünü artırmakla kalmayıp aynı zamanda Türkiye’de kurulabilecek yeni iş ortaklıklarının da Avrupa pazarına erişimini kolaylaştırmaktadır. Böylece hem üretim kapasitesi hem de uluslararası pazardaki konum açısından ülkemiz için stratejik bir fırsat doğmaktadır.

Küresel elektronik üretiminde Çin’in ulaştığı seviye herkes tarafından bilinmektedir. Çin, elektronik sanayisinde sahip olduğu teknoloji, üretim ölçeği ve maliyet avantajı ile dünya pazarının lideri konumundadır. Türkiye’nin ise sahip olduğu jeopolitik konum, Avrupa pazarına yakınlığı, güçlü lojistik altyapısı ve Gümrük Birliği’nin sunduğu vergi avantajı, Çin ile kurulabilecek stratejik ortaklıkları son derece cazip hale getirmektedir. Çin elektronik sanayisinin teknolojik birikimi ile Türkiye’de kurulacak ortaklık yapılarının birleşmesi, Avrupa pazarına sıfır gümrük vergisi ile ürün ihraç edilmesini mümkün kılacak ve bu da milli katma değer yaratımında büyük bir sıçrama anlamına gelecektir.

Bu stratejik fırsatın yasal çerçevesi de nettir. Gümrük Birliği Anlaşması uyarınca sanayi ürünleri kapsamındaki elektronik ürünler, Avrupa Birliği ülkelerine ihracatta gümrük vergisinden muaftır. Tarım ürünleri ve bazı özel sektörler bu kapsam dışında tutulurken, elektronik gibi ileri teknoloji gerektiren sektörlerde vergi muafiyeti Türkiye için ciddi bir rekabet avantajı sağlamaktadır. Bu avantaj, Çinli üreticilerin Türkiye’de yapacakları yatırımlar aracılığıyla daha da etkin bir şekilde kullanılabilir. Türkiye’de kurulacak üretim tesisleri, hem Avrupa pazarına doğrudan erişim sağlayacak hem de Türk iş gücü için yeni istihdam olanakları yaratacaktır.

Bunun yanı sıra teknoloji transferi de bu ortaklıkların en önemli getirilerinden biridir. Çin’in elektronik sanayisinde geliştirdiği teknolojilerin Türkiye’ye taşınması, yerli üretim kapasitesinin nitelik olarak güçlenmesine ve uzun vadede Türkiye’nin kendi teknoloji geliştirme yetkinliğinin artmasına katkı sunacaktır. Böylelikle Türkiye, yalnızca bir üretim ve ihracat üssü değil aynı zamanda yüksek katma değerli teknolojilerin geliştirildiği bir merkez haline gelebilir.

Türkiye’nin elektrik ve elektronik sektöründe Avrupa Birliği, en önemli ihracat pazarlarından biri olarak öne çıkmaktadır. 2019 yılında sektörün toplam ihracatı yaklaşık 11,24 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş, bunun yaklaşık 6,54 milyar dolarlık kısmı Avrupa Birliği ülkelerine yapılmıştır. Bu rakam, Türkiye’nin elektronik sanayi ihracatında Avrupa’nın ne kadar güçlü bir konumda olduğunu göstermesi açısından önemli bir başlangıç noktasıdır.

2023 yılına gelindiğinde, elektrik ve elektronik sektörünün ihracatının yaklaşık %44’ü, yani 7,2 milyar dolarlık bölümü Avrupa Birliği ülkelerine yönelmiştir. Bu oran, Avrupa’nın sektör için hem istikrarlı hem de büyüyen bir pazar olma özelliğini koruduğunu ortaya koymaktadır.

2025 yılının ilk dört ayında ise sektör ihracatı toplamda 5,38 milyar dolara ulaşmıştır. Henüz yılın tamamlanmamış olması ve bu kısa dönemde kaydedilen yüksek hacim, sektörün Avrupa pazarındaki gücünü önümüzdeki yıllarda daha da artırma potansiyeli taşıdığını göstermektedir.

Genel tabloya bakıldığında, 2019’dan günümüze Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin elektrik ve elektronik ihracatında vazgeçilmez bir pazar konumunda olduğu açıkça görülmektedir. Elde edilen veriler, hem geçmişteki güçlü bağları hem de geleceğe yönelik büyüme potansiyelini teyit etmektedir.

Bu kapsamda, şirketimiz Hedef Koç Danışmanlık Şirketi olarak Türkiye’de ve uluslararası pazarlarda faaliyet göstermek isteyen yatırımcılar ve üreticiler için kapsamlı danışmanlık hizmetleri sunmaktadır. Ticari danışmanlık, şirket kuruluşu, marka tasarımı ve tescil çalışmaları, belgelendirme süreçleri, devlet teşviklerinden yararlanma danışmanlığı ve pazar araştırmaları gibi alanlarda sunduğumuz çözümlerle, iş ortaklarımızın hedef pazarlarda güçlü ve sürdürülebilir bir şekilde konumlanmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Firma bilgilerimize ve hizmetlerimize www.hedefkoc.com adresimizden ulaşabilirsiniz.

Sonuç olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile sahip olduğu gümrük birliği avantajı ve Çin’in elektronik sanayisindeki küresel gücü birlikte değerlendirildiğinde, ortaya ülkemiz için tarihi bir fırsat çıkmaktadır. Bu fırsatın doğru değerlendirilmesi, Türkiye’yi elektronik sanayisinde bölgesel bir merkez haline getirebilir, ihracat gelirlerini artırabilir ve milli katma değerin yükselmesine doğrudan katkı sağlayabilir. Dolayısıyla, Çin elektronik sanayisi ile kurulacak ortaklıklar üzerinden Avrupa’ya sıfır vergi avantajıyla yapılacak elektronik ihracatı, Türkiye için yalnızca bir ticari fırsat değil, aynı zamanda stratejik bir kalkınma hamlesi anlamına gelmektedir.

Dr. Mert Özaydın / Uzman Psikolog / Teşvik Hibe Destekleri Uzmanı / Bilirkişi

TUYAD Başkanı Hayrettin Özaydın, ANFAŞ Başkanı Ali Bıdı’nın Davetlisi Olarak ANFAŞ Fuar Merkezi Stüdyoları’ndaydı!

TUYAD, 6-9 Ocak 2026 tarihinde Antalya’da yapılacak olan “36. Anfaş Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı” nda elektronik sektörümüzün, otellerde yeni iş fırsatları yakalaması adına, Anfaş Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ali Bıdı ile olumlu bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre; üyelerimizin Anfaş’ta yer almaları, fark edilmeleri ,ürün ve hizmetlerinin otel sahipleri, işletmecileri, teknik müdürleri tarafından fark edilmesinin sağlanması çalışılacaktır.
Röportajımızı linke tıklayarak izleyebilirsiniz: https://youtu.be/oqHD1ODgHjI

#tuyad #dernek #fuar #anfaş #hayrettinözaydın #alibıdı #otel #otelekipmanları

Görünmeyen Gücünüz: Marka ve Patentler

Küreselleşen dünyada rekabet koşulları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Artık yalnızca kaliteli üretim yapmak veya uygun fiyat sunmak tek başına yeterli değil. İşletmelerin kendilerini farklılaştırabilmeleri, pazarda kalıcı bir yer edinebilmeleri ve uluslararası boyutta varlık gösterebilmeleri için fikri mülkiyet hakları hayati önem taşıyor.

 

Marka: Şirketin İmzası

Marka; bir işletmenin kimliğini, vizyonunu ve tüketiciyle kurduğu güven bağını temsil eder. Sadece bir isim ya da logodan ibaret değildir; markanın arkasında yıllar süren emek, kalite algısı ve itibarı vardır.

Güçlü bir markaya sahip olmak;

  • Müşteri sadakati ve güveni kazandırır,
  • Yeni pazarlara girişte avantaj sağlar,
  • Rakipler karşısında ayırt edici bir değer sunar,
  • Yatırımcılar ve iş ortakları nezdinde güvenilirlik oluşturur.

Bugün dünyanın en değerli şirketlerine bakıldığında marka değerlerinin milyarlarca dolarlara ulaştığı görülüyor. Bu da, markanın aslında şirketin bilançosunda görünmeyen ama en önemli varlıklardan biri olduğunu gösteriyor.

 

Patent: İnovasyonun Koruyucusu

Teknolojik ilerlemeler, inovasyon ve Ar-Ge yatırımları bir ülkenin kalkınmasının temel taşlarıdır. Ancak bu yatırımlar, patent ile koruma altına alınmadığında kısa sürede rakipler tarafından kopyalanabilir ve yatırımın değeri yok olabilir.

Patent sahibi olmak, buluş sahibine belirli bir süre boyunca münhasır haklar verir. Bu haklar sayesinde:

  • Rakiplerin taklit etmesi engellenir,
  • Ar-Ge yatırımlarının geri dönüşü güvence altına alınır,
  • Uluslararası pazarlarda teknolojik üstünlük elde edilir,
  • İnovasyon yapan kişi ya da şirket teşvik edilmiş olur.

Özellikle telekomünikasyon, uydu, elektronik, savunma, yazılım ve biyoteknoloji gibi stratejik sektörlerde patentlerin önemi tartışılmaz. Bugün gelişmiş ülkelerin en büyük rekabet avantajı, sahip oldukları patent portföylerinin gücüdür.

 

Fikri Mülkiyetin Stratejik Gücü

Hem markalar hem de patentler, işletmelerin uzun vadeli büyüme planlarında stratejik birer araçtır. Doğru yönetildiğinde şirketin değerini artırır, yeni iş birliklerine kapı açar ve uluslararası pazarlarda güçlü bir konum sağlar.

İşletmeler için artık “fikri mülkiyet haklarına sahip olmak” bir tercih değil, zorunluluk haline gelmiştir. Bu bilinçle hareket eden her girişim, geleceğini güvence altına alır ve rekabet gücünü sürekli kılar.

 

İletişim
Saygın Patent
 www.sayginpatent.com
info@sayginpatent.com

+90 (216) 338 41 09

Cumhuriyetimizin ve bağımsızlığımızın temellerini atan 30 Ağustos Zaferi’ni bize armağan eden büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, kahraman silah arkadaşlarına ve bu uğurda can veren şehitlerimize şükranla… 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!
Videomuz için tıklayınız: https://youtu.be/lZxRDsmfeyE

Geçmişten aldığımız güçle, geleceğe umutla bakıyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun!
https://youtu.be/lZxRDsmfeyE

Av. Aysel Ölçen Aydıner, Av. Fikret Bircan ve Av. Mehmet Koç, TUYAD Başkanı Hayrettin Özaydın ve Hedef Koç Danışmanlık’ı ziyaret ederek telekomünikasyon sektöründeki güncel hukuki gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunmuşlardır. Ziyaretlerinden ötürü kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz.

Pyramids Group Genel Müdürü Sayın Deniz Dilbaz Sayım ve Proje Koordinatörü Sayın İlknur Genç, TUYAD Başkanı Hayrettin Özaydın’ı Ataşehir ofisinde ziyaret ettiler. 2025-2026 yılı içerisindeki fuarlar ve katılımcıları üzerine görüşler alındı.
Pyramids Group, 1993 yılında Kahire’de kurulmuş, Orta Doğu ve Afrika’nın önde gelen fuar organizatörlerinden biridir. 20’den fazla sektörde, 20 ülkede düzenlediği fuarlarla her yıl 20 binden fazla katılımcı firma ve 1 milyondan fazla ziyaretçiyi buluşturmaktadır.

Pyramids Group bu yıl HiTech Uluslararası Bilişim ve Teknoloji Fuarı ile 20-24 Kasım 2025 tarihlerinde Şam’da düzenlenecek ve bilişim, telekomünikasyon, uydu ve yayıncılık sektörlerini bir araya getirecektir.

Suriye’nin savaş sonrası yeniden yapılanma sürecinde iletişim ve yayıncılık altyapısının modernizasyonu öncelikli hedefler arasında yer almakta, bu da yüksek yatırım fırsatları ve iş birlikleri sunmaktadır.

Fuar sponsorları; markalarını bölgenin en büyük teknoloji organizasyonunda öne çıkarma, kamu ve özel sektörle doğrudan temas kurma, projelerde çözüm ortağı olarak konumlanma ve uluslararası görünürlük kazanma avantajına sahip olacaktır.

HiTech 2025, yalnızca bir fuar değil; aynı zamanda bölgenin iletişim ve teknoloji geleceğine yön verecek önemli bir platformdur. Sponsorluk ve iş birlikleri için siz değerli TUYAD üye firmalarımızı organizasyonda görmek için onur duyacaklardır. www.pyramidsfair.com

 TRT bandrolü, Türkiye’de satılan bazı medya ürünleri için zorunlu bir vergidir ve satış noktaları tarafından ödenir.

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), 1 Mayıs 1964 tarihinde çıkarılan TRT yasasıyla kurulan ve Türkiye’nin kamu yayıncılığı yapmakla görevli ilk ve tek kuruluşudur.

TRT’nin gelirlerini düzenleyen 3093 sayılı kanun, 4 Aralık 1984‘te kabul edildi. Buna göre “TRT katkı payı son tüketiciden üretici ve ithalatçılar tarafından tahsil edilerek, kuruma ödenecektir” Bu ödeme göstergesi olarak bandrol PULU, TRT bandrol etiketi uygulaması başlatıldı.

 

TRT Bandrolü Nedir?

3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Gelirleri Kanunu’na dayalı olarak her ortamda radyo ve TV yayınlarını almaya mahsus, “mümeyyiz vasfı olan yani ek bir eşya gerektirmeden”, TV yayını ya da radyo yayını izletmeye yarayan tüm elektronik aletlerden alınan verginin fiziki göstergesidir.

 

e-Bandrol Nedir?

Aynı vasfa ait ürünler için elektronik ortamda satın alınan ve fiziki olarak bandrol yapıştırma yapılmayan, sadece sistemden kontrol ile teyit alınan bandrol şeklidir. e-Bandrol https://www.trt.net.tr/bandrol/ bu siteden cihazın seri ID no yazılarak bandrol ücretinin ödenmiş olduğu veya olmadığı kontrol edilebilir.

3093 sayılı Kanun uyarınca bu kanunda belirtilen cihazlar için bandrol ücreti ödenmesi ve bandrol alınması zorunludur. Bu konuda güncel liste 2022/5610

 

Her türlü görsel ve/veya işitsel yayınları alabilen diğer cihazlar

2025 Ağustos son oranlar;

Gtip Ürün TRT oranı
8528. Televizyon % 16
85.27 Radyo % 16
8521 Video % 16
85.19 Birleşik cihazlar %16
8517 Cep telefonu % 12
8471 Bilgisayar % 4
87.01 Taşıtlar üzerindekiler % 0.8
86.01 Diğer taşıtlar üzeri % 0.02
8528.71 Set üstü kutular % 12
8525 Diğer, akıllı kol saati % 14

 

Bandrol Nereden Alınır?

Bandrol yetkilendirilmiş firma görevlisi kurumumuza daha önce göndermiş olduğu belgelerden talep dilekçesinin aslı, ödeme dekontu ve yetki belgesi ile ilgili TRT Müdürlüğü’ne giderek bandrolleri teslim alır.

TRT Bandrolünü Kimler Alabilir?

İmalatçılar kapasite raporu beyanı ile, ithalatçılar gümrük beyannameleri ile, TRT bandrollerini kurumdan alabilirler. Bunların dışında kurumdan TRT bandrolü alınamaz.

Bandrol Ücreti Ödenmediği Tespit Edilirse Ne Olur?

TRT, kanunun 1. maddesinde belirtilen cihazların bandrolsüz veya etiketsiz satışını yapan imalatçı veya ithalatçıya, kurum tarafından bandrolsüz, etiketsiz satılan veya satışa arz edilen her cihaz için hesaplanan bandrol ücretinin, iki katı tutarında idarî para cezası verilir. Ödenecek bandrol ücretinin iki katı ödenir.

TRT bandrol ücreti ödendiği halde, sadece bandrolün fiziken alınıp eşya üzerine yapıştırılmaması ya da e-bandrol uygulamasında olduğu gibi 10 gün içerisinde gerekli bildirimin yapılmaması karşısında, bandrol ücretinin iki katı tutarında düzenlenen TRT bandrol cezalarını uygulanır. Yani bandrol alımı sonrası da kullanım yeri, adet ve marka modelleri 10 gün içinde kuruma geri bildirim ile bilgi verilmedir.

TRT Bandrolü Ne Zaman Alınmalıdır?

3093 sayılı kanunun 3. maddesinde ; “ Bu kanunun 1. maddesinde belirtilen cihazları imal edenler satıştan önce; ithal edenler ise serbest dolaşıma girişinde bandrol veya etiket almaya mecburdur.”

TRT Bandrol Alımında Beyan Edilen Satış Tutarı Nasıl Belirlenir?

İthalatta, gümrük giriş beyannamesindeki ÖTV hariç KDV; imalatta ise satış faturasındaki ÖTV hariç KDV matrahıdır. İmalatı yapılan ürünlerde, imalat maliyeti üzerinden ilk fatura ile beyan ile hesaplanarak alınır.

TRT Bandrol Ücreti Vergisinin Oluşması Kimin Ödemesi Yükümlülüğündedir?

Bu kanunun çıkması ve uygulaması; 1. maddesinde belirtilen cihazları imal ve ithal edenler, bir ay içinde sattıkları cihazlardan 4 üncü maddenin (a) bendine göre tahsil ettikleri ücretleri en geç müteakip ayın onuna kadar Türkiye Radyo – Televizyon Kurumuna bir beyanname ile bildirerek ve aynı süre içerisinde ödemekle yükümlüdürler. Yani satışta son tüketiciden bu vergiyi alıp TRT kurumuna ödemek durumunda idi, dönem içinde uygulama esası değişti ve önden imalat tutarı veya ithalat ise ithalat tutarı üzerinden peşin tahsilat yapılmaktadır.

Ücret Beyan Tutarı Ne Olmalıdır?

Serbest piyasa ekonomisinde satışçı firma istediği fiyata ürününü satabilir. Tek veya örnek fiyat uygulaması rekabete uygun olmamakla birlikte diretilemez. Dolayısı ile imalatçı firma imalat bedeli üzerinden istediği fiyata TRT bandrol alımı için beyan yapabilir. Bu uygulamada piyasa özellikle internet satış rakamları örnek tutulamaz. Bu satışlar ikincil yada üçüncül satışlardır, TRT bandrol alımına örnek beyan bedeli olarak gösterilemez.

Ürün Satış Fiyatlarındaki Farklılıklar

Televizyon ya da ses görüntü almaya yarayan farklı cihazların içerdiği teknoloji ve lisanslamalar maliyet bedelini ortaya koyacaktır. Dolayısı ile aynı boyutta, yani dış görünüşü aynı olsa bile teknolojisi çok farklılık oluşturan dolayısı ile ücret farklılığı yaratacak birçok unsur oluşabilir. Burada imalatçı veya ithalatçı firmanın TRT bandrol alımın beyanı esas alınır.

Fiziki TRT Bandrolü Cihazın Neresine Yapıştırılmalıdır?

Bandrol cihazın üzerine veya cihaza ait olan ( cihazın seri numarasının yer aldığı) kutu, koli, kumanda, kullanma kılavuzuna yapıştırılabilir. Hiçbir şekilde cihazın faturasının yanında elden teslim edilemez. TRT bandrolü çekmecede bekletilemez.

Tarihi Geçmiş Bandroller

TRT bandrolleri ilgili yıl için, her yıl yeniden basılarak dağıtıma çıkar, bir sonraki yıl için kullanılamaz. İade edilmesi veya kullanılmadıysa imha edilmesi gerekmektedir. Yılı geçmiş bandroller yeniden satışa sunulan cihazlar için kullanılamaz.

TRT Bandrol Alımın Avantajlar Var Mıdır?

Evet, bir ürün geliştirici veya ihracatçı firma iseniz avantajlar mevcuttur. Geliştirilen ürünlerde kar marjınızın % 12 oranı hibe alabilirsiniz. Ve ihracatçı iseniz yurt dışına gönderdiğiniz her iki ürün için, yurt içinde bir adet cihaza TRT bandrol vergisi ödemezsiniz.

Tüm ses ve görüntü almaya yarayan ürünlerde uygulanan ve TRT vergisine ek olarak ÖTV, KDV ve diğer vergiler ile sosyal bir gereksinim olan izleme dinleme etkinliği ürün maliyetinin %50‘nin üzerinde vergilendirilmesine, yani son tüketicinin sanki lüks bir ürün alıyor mantığı ile çok fazla vergi vermesini gerektirmektedir.

 

Hayrettin Özaydın

 

 

Uydu ve uydu teknolojilerini geliştirme sektörü, çevre üzerinde farklı alanlarda olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bunların başında roket fırlatmaları sırasında atmosfere yayılan zararlı gazlar gelir. Roket yakıtları yandığında karbondioksit, karbon siyahı, klor gibi kimyasallar açığa çıkar. Bu maddeler hem alt atmosferde hava kirliliğine yol açar hem de üst atmosferde ozon tabakasının incelmesine katkıda bulunabilir. Her bir roket fırlatması, karasal taşımacılığa kıyasla oldukça yüksek karbon salımına sebep olmaktadır.

Buna ek olarak, yörüngede giderek artan uzay çöpleri de önemli bir çevresel tehdit oluşturur. Görevini tamamlamış uydular, kopmuş roket parçaları ve işlevsiz donanımlar Dünya yörüngesinde dönmeye devam eder. Bu parçalar, çalışan uydulara ve gelecekteki uzay görevlerine çarpma riski taşıdığı gibi, gerçekleşen çarpışmalar sonucu daha fazla uzay çöpü üretilmesine neden olurlar. Uzayda kontrolsüz birikmeye başlayan bu atıklar, “Kessler Sendromu” olarak bilinen zincirleme çarpışma riskini artırmaktadır.

Uydu üretim süreci de çevre açısından zararlıdır. Uyduların inşasında kullanılan yüksek saflıkta metaller, nadir toprak elementleri ve özel alaşımlar, doğal kaynakların yoğun şekilde tüketilmesine neden olur. Bu metallerin çıkarılması ve işlenmesi sırasında da ciddi çevresel kirlilik oluşmaktadır. Ayrıca üretim tesisleri enerji yoğun sistemlerdir ve dolaylı olarak yüksek karbon ayak izi bırakırlar.

Bu çevresel zararları azaltmak için çeşitli adımlar atılabilir. Roket fırlatmalarında karbon salımını düşük tutacak yeni yakıt türleri ve itki sistemleri geliştirilebilir. Örneğin, metan veya hidrojen bazlı yakıtlar daha temiz alternatifler olarak kullanılmaya başlanabilir. Yeniden kullanılabilir roket sistemleri (SpaceX’in Falcon 9 gibi) yaygınlaştırılarak her fırlatma için yeni roket üretme ihtiyacı azaltılabilir.

Uzay çöpü sorununun önüne geçmek için ise uydulara görev sonunda kendini imha edebilme veya atmosfere güvenli şekilde geri dönebilme sistemleri eklenebilir. Aktif uzay çöpü temizleme teknolojilerinin geliştirilmesi ve uluslararası uzay hukuku çerçevesinde zorunlu hale getirilmesi de bir diğer önemli adımdır.

Uydu üretiminde kullanılan malzemeler için geri dönüştürülebilir ve daha çevre dostu seçeneklerin geliştirilmesi de kaynak tüketimini azaltacaktır. Üretim tesislerinde yenilenebilir enerji kullanımı ve çevre yönetim sistemlerinin uygulanması sektördeki karbon ayak izini düşürmeye katkı sağlayabilir.

Özetle, uzay teknolojilerinin çevresel zararları inkâr edilemez boyuttadır; ancak teknolojik gelişmeler, sürdürülebilir üretim ve uluslararası düzenlemelerle bu zararların önüne geçmek mümkündür.

“Yeşil uydu” kavramı, üretiminden işletilmesine kadar çevresel etkileri minimuma indirilen, enerji tasarruflu ve karbon salımı düşük uydu teknolojilerini ifade eder. Bu uydular, daha hafif ve geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilir; güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklardan güç alır ve görev sonunda kontrollü olarak yok edilmeye programlanır. “Temiz sinyal” ise haberleşme sırasında minimum enerji tüketimiyle maksimum verim sağlayan, düşük güçlü ve kesintisiz veri aktarımı sağlayan sinyal sistemlerini ifade eder. Geleneksel uydular yüksek güçlü vericilerle çalışırken, temiz sinyal yaklaşımı düşük güçlü vericiler, dar bant teknolojileri ve optimize edilmiş veri işleme yöntemlerini içerir. Teknik açıdan bakıldığında yeşil uydular daha kompakt, modüler ve enerji etkin sistemler sunarken; çevresel olarak üretim sırasında daha az kaynak tüketir ve işletim süresince daha az karbon salımı gerçekleştirir.

 

Haberleşme sektöründe sürdürülebilirliği sağlamak için öncelikle enerji yoğun veri merkezlerinin ve baz istasyonlarının yenilenebilir enerji kaynaklarıyla desteklenmesi gerekir. Uyduların ve yer istasyonlarının enerji tüketimi optimize edilmeli, düşük güçlü sistemler ve verimli soğutma teknolojileri devreye alınmalıdır. Kurumlar, haberleşme altyapısında çevreci malzemeler kullanmaya özen göstermelidir. Ayrıca karbon salımını azaltmak için yeniden kullanılabilir roket sistemleri ve kontrollü yörünge sonlandırma teknolojilerinin benimsenmesi önemlidir. Kurumumuz bu bağlamda, güneş enerjisiyle çalışan uydu platformları, yapay zekâ destekli trafik yönetim sistemleri ve düşük güçlü veri iletim protokolleri üzerinde çalışmaktadır. Haberleşme ağlarımızda aktif enerji izleme sistemleriyle gereksiz güç tüketimi tespit edilip otomatik olarak önlenmektedir.

 

Yapay zekâ, haberleşme ağlarında dinamik enerji yönetimini mümkün kılarak enerji tasarrufuna katkı sağlar. Örneğin, trafik yoğunluğuna göre baz istasyonlarının çalışma modlarını optimize eder. Otomasyon sistemleri sayesinde ağ bakım ve onarım işlemleri daha verimli gerçekleştirilir, gereksiz donanım kullanımı azaltılır. Düşük güçlü vericiler ise geleneksel yüksek güçlü sistemlere kıyasla daha az enerji tüketerek veri iletimini gerçekleştirir. Kuruluşumuzda bu teknolojiler entegre enerji yönetimi sistemleri aracılığıyla kullanılmaktadır. Ağ üzerindeki veri akışını analiz eden yapay zekâ yazılımları, verici gücünü otomatik ayarlayarak enerji kayıplarını önlemektedir. Ayrıca, cihazlar arasında doğrudan iletişimi destekleyen IoT tabanlı çözümlerle enerji tüketimini minimum seviyede tutmaktayız.

LEO takımyıldızı uyduları, düşük gecikmeli ve geniş kapsama alanı sunarak küresel internet erişiminde devrim yaratmıştır. Daha düşük irtifada çalıştıkları için sinyal kayıpları ve enerji tüketimi daha azdır, bu da sürdürülebilirlik açısından önemli bir avantajdır. Ancak bu sistemlerin binlerce küçük uydudan oluşması, yörüngede uzay çöpü riskini ciddi ölçüde artırmaktadır. Özellikle kontrolsüz çarpışmalar sonucu yeni uzay çöplerinin oluşma riski yüksektir. Bu riski azaltmak için uydulara görev sonlandırma teknolojileri entegre edilmeli, yani ömürlerini tamamlayan uyduların kontrollü şekilde yörüngeden çıkarılması sağlanmalıdır. Ayrıca, uluslararası iş birlikleriyle aktif uzay çöpü toplama sistemleri geliştirilmelidir. Uzay trafik yönetimi standartları oluşturulmalı ve tüm operatörler tarafından uygulanması zorunlu hale getirilmelidir.

Türkiye’de dijital haberleşme altyapısının yeşil dönüşümü henüz başlangıç aşamasındadır. Baz istasyonlarında yenilenebilir enerji kullanımı ve enerji verimli ağ teknolojileri gibi projeler artış göstermeye başlamıştır; ancak dönüşüm henüz sektör genelinde standart hale gelmemiştir. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda sektörün öncelikli yol haritası; enerji verimli 5G ve fiber altyapısının yaygınlaştırılması, yenilenebilir enerji entegrasyonunun hızlandırılması ve yeşil AR-GE projelerinin desteklenmesi olmalıdır.

Bu süreçte kamu sektörünün rolü, düzenleyici çerçeveleri belirlemek, teşvik mekanizmaları oluşturmak ve yeşil dönüşümü denetlemek olmalıdır. Özel sektör ise yenilikçi çözümler geliştirerek teknolojik dönüşümü fiilen uygulamaya koymalıdır. Kamu-özel sektör iş birliği çerçevesinde ortak projeler ve ulusal stratejiler geliştirilmesi, yeşil dönüşümün hızlanmasını sağlayacaktır. Sektör genelinde çevreye duyarlı üretim ve hizmet anlayışının yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır.

 

Mert Özaydın

KÜPSAT A.Ş.