TUYAD Başkanı Hayrettin Özaydın öncülüğünde hazırlanan Dijital Yaşam Dergisi 2025 Yıl Sonu Özel Sayısı yayınlandı. Dergi, uydu, telekomünikasyon ve ilgili teknolojiler alanındaki güncel gelişmeleri kapsamlı bir içerikle okuyucularına sunuyor. www.digitalyasam.org

Uluslararası ölçekte hem ticari hem de teknik kuruluşlar ile eğitim kurumları tarafından takip edilen Dijital Yaşam Dergisi; uydu ve telekomünikasyon sektörüne dair haberler, etkinlikler, yayınlar, araştırmalar ve sektörel analizlerle Türkiye’de alanının öncü bilgi kaynakları arasında yer alıyor.

Dergi, elektronik sanayi ve teknoloji alanında faaliyet gösteren uzmanların teknik bilgi ve deneyimlerini kar amacı gütmeden paylaşmalarına olanak tanıyarak, sektörel bilgi birikiminin yaygınlaşmasına katkı sağlamayı sürdürüyor.

Dijital Yaşam Dergisi 2025 Yıl Sonu Özel Sayısı’nı incelemek için linkimizi tıklayın.

https://digitalyasam.org/wp-content/uploads/2025/12/Rv-of-Dijital-Yasam-2025-.pdf

 

Yerli malı belgesine sahip ürünlerin tercih edilmesi, üretimde kullanılan girdilerin ve katma değerin büyük ölçüde ülke içinde kalmasını sağlar. Bu durum hem sanayi altyapısının güçlenmesine hem de yerli üreticilerin rekabet gücünün artmasına doğrudan katkı sunar. Üretim sürecinde kullanılan yerli işgücünün ve yerli tedarik zincirinin desteklenmesi, istihdamı artırırken aynı zamanda yerli teknolojilerin gelişmesine de ivme kazandırır. Kamu alımlarında yerli malı belgesiyle sağlanan avantajlar ise firmaların yatırım yapma isteğini artırarak üretim kapasitesinin genişlemesine, böylece ekonomik büyümenin tabana yayılmasına önemli bir destek oluşturur.

Yerli ve millî ürünlerin tercih edilmesi yalnızca ekonomik bir kazanım değil, uzun vadeli kalkınmanın da temel unsurlarından biridir. Yerli üretimin teşvik edilmesi, dışa bağımlılığın azalmasını sağlayarak kritik sektörlerde stratejik bir güvenlik sunar. Aynı zamanda yerli Ar-Ge çalışmaları için güçlü bir zemin oluşturarak teknoloji geliştirme kapasitesini yükseltir. İthal ürün yerine yerli ürünün tercih edilmesi, ülke içerisinde dönen sermayeyi artırırken cari açığın düşürülmesine de katkıda bulunur. Böylece yerli malı kullanımı, hem bugünün ekonomik dengesini hem de geleceğin sürdürülebilir kalkınmasını destekleyen önemli bir millî ekonomi bilinci oluşturur.

Yerli Malı Belgesi, Türkiye’de üretilen bir ürünün “yerli malı” niteliğini resmi olarak doğrulayan ve özellikle kamu ihalelerinde kullanılan önemli bir belgedir. Belge, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayımlanan Yerli Malı Tebliği ile düzenlenen hükümlere dayanır ve TOBB’a bağlı oda ve borsalar ile TESK’e bağlı odalar tarafından verilir. Mevzuatın temeli, yerli ürünlere kamu alımlarında fiyat avantajı tanınmasına izin veren 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 63. maddesidir. Güncel uygulama halen büyük ölçüde 2014/35 sayılı Tebliğ çerçevesinde yürümekle birlikte, 2025 yılında yayımlanan SGM-2024/10 düzenlemesiyle sistem 2026’dan itibaren daha kapsamlı şekilde güncellenmiş olacaktır.

Bu belgenin temel amacı, yerli üretimi desteklemek, sanayi ürünlerinde yerli katkı oranını yükseltmek ve üreticilerin kamu pazarında rekabet gücünü artırmaktır. Kamu ihalelerinde yerli malı teklif eden isteklilere %15’e kadar fiyat avantajı sağlanabilmesi, belgenin en somut faydasıdır. Ayrıca Kamu İhale Kurumu’nun belirlediği orta ve yüksek teknolojili ürün listelerinde yer alan mallarda bu avantaj zorunlu olarak uygulanır. Bu nedenle belge, özellikle kamuya üretim yapan işletmeler için stratejik bir öneme sahiptir.

Yerli Malı Belgesi almak için ürünün Türkiye’de üretilmiş olması, firmanın Sanayi Sicil Belgesi ve Kapasite Raporu bulunması, ürünün bu raporda yer alması ve ürünün yerli katkı oranının en az %51 olması gerekir. Bu oran, ürünün maliyetleri içindeki yerli girdi, işçilik ve genel üretim giderlerinin payı dikkate alınarak hesaplanır ve hesaplama, mali kayıtlara dayalı olarak SMMM veya YMM tarafından doğrulanır. Tarımsal ve gıda ürünlerinde işletmenin Gıda İşletme Kayıt/Onay Belgesine sahip olması, yazılım ürünlerinde ise yerli katkı oranı şartıyla birlikte Teknolojik Ürün Belgesi (TÜR) aranması gibi ürün gruplarına özel kriterler de bulunur.

Başvurular elektronik ortamda SBS – Sanayi Bilgi Sistemi üzerinden yapılır. Oda veya borsa, başvuru sırasında sunulan kapasite raporu, sanayi sicil belgesi, yerli katkı oranı hesap cetveli, üretim reçetesi ve mali inceleme raporu gibi belgeleri değerlendirir. Gerekli şartlar sağlanıyorsa belge düzenlenir ve genellikle 1 yıl süreyle geçerli olur. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yayımladığı Tebliğ ekleri, TOBB tarafından hazırlanan uygulama esasları ve SBS üzerinde yer alan kullanım kılavuzları, başvuru sürecine ilişkin resmî rehber niteliğindedir.

Belgenin yurtiçindeki en büyük faydası kamu alımlarındaki fiyat avantajı olmakla birlikte, yerli üretimin tanıtımında, kurum imajında ve bazı sektörlerde pazarlama gücünün artırılmasında da önemli bir rol oynar. Uluslararası ticarette doğrudan menşe belgesi yerine geçmese de, ürünün Türkiye’de üretildiğini ve yüksek yerli katkıya sahip olduğunu göstermek isteyen firmalar için tamamlayıcı bir referans niteliğindedir.

Uzm. Psk. Mert Özaydın / Danışman

 

Televizyon Lüks Değil, İhtiyaçtır!
Televizyon bugün artık bir lüks değil, her vatandaşın haber aldığı, bilgiye eriştiği, kültür ve eğlenceye ulaşabildiği temel bir ihtiyaçtır. Ancak bu temel ihtiyaç, ülkemizde giderek artan vergiler nedeniyle ulaşılamaz bir hâle gelmektedir.
Bir televizyon satın alırken vatandaşın ödediği vergiler gerçekten dikkat çekici boyutlardadır. ÖTV, KDV ve TRT bandrolü eklendiğinde toplam vergi yükü %52’ye ulaşmaktadır. Bu da demek oluyor ki fiyatı 10.000 TL olan bir televizyonun 5.200 TL’si sadece vergilerden oluşmaktadır. Temel bir elektronik ürüne yarı fiyatı kadar vergi ödetmek, vatandaşın bütçesini ciddi şekilde zorlamaktadır.
Bu vergilendirme TRT’nin gelirlerini düzenleyen 3093 sayılı kanun, 4 Aralık 1984’te kabul edildi. 37 yıldır ülkemizde satılan yaklaşık 150 milyon televizyondan bu vergi alındı. Vergi ilk çıktığında son tüketiciden alınıyordu şimdilerde ise ilk satıştan ve perakende satış tutarı üzerinde imalatçı ve/ya ithalatçı tarafından ödenmektedir. İmalat tutarından beyana esas alınması gereken vergi maalesef TRT kurumunca en üst seviyeden uygulanma diretilmektedir.
Halk vergi vermekten yorulmuş durumdadır. Üstelik televizyon gibi sosyal bir hakkın bu kadar pahalı hâle gelmesi sosyal adalet anlayışıyla da bağdaşmamaktadır. Bir ailenin haber alma özgürlüğü, kültürel içeriklere erişimi veya sadece evde zaman geçirme ihtiyacı bu denli maliyetli olmamalıdır.
Televizyon izlemek sosyal bir haktır. Devletin görevi bu hakkı kolaylaştırmak olmalıdır; zorlaştırmak değil. TRT bandrolünün makul seviyeye indirilmesi veya tamamen kaldırılması, ÖTV ve diğer vergilerde düzenleme yapılması vatandaşın yükünü önemli ölçüde hafifletecektir.
Sonuç olarak, televizyon lüks değil ihtiyaçtır ve bu ihtiyacın erişilebilir olması herkes için büyük önem taşımaktadır. Daha makul vergi oranları ve bira anlayış ile son tüketici ve televizyon satış ticareti yapan esnaf rahatlayacaktır.

TUYAD, Çalışma Komisyonları Açıldı!
TUYAD Derneği Başkanı Hayrettin Özaydın çalışma komisyonlarının açıldığı duyurdu. Linke tıklayarak takip edebilirsiniz : https://www.tuyad.org/calisma-komisyonlari/ Saygılarımızla

Değerli İş Ortaklarımız,

TUYAD olarak uydu sektörü, telekomünikasyon ve uzay teknolojilerindeki önemli gelişmeleri ele alan Digital Yaşam Dergisi’nin 2025 Yılı Yıl Sonu Özel Sayısını hazırladığımızı memnuniyetle duyuruyoruz.

Bu özel sayıya katkıda bulunmanızdan memnuniyet duyarız:
* Makaleler ve uzman görüşleri
* Sektörle ilgili görseller ve medya içerikleri
* Reklamlar ve tanıtım materyalleri

️ Teslim tarihi: 28 Kasım 2025 Cuma

Ayrıca 2026 yılı içinde yazı, görsel, tanıtım ve reklam verebilirsiniz!

Detaylı bilgi veya gönderimler için:
bilgi@tuyad.org
veya doğrudan mesaj ile bizimle iletişime geçebilirsiniz.

https://digitalyasam.org/

Katkılarınızı ve iş birliğinizi dört gözle bekliyoruz.
Saygılarımızla
TUYAD

TUYAD Başkanı Hayrettin Özaydın, geçtiğimiz günlerde Ankara TBMM’de AKP Mersin Millet Vekili Sayın Ali Kıratlı’yı makamında ziyaret etti. Sektör sorunları üzerine konuşuldu, çözüm arayışları sağlandı. Sayın Kıratlı, sektör sorunlarının giderilmesi için gerekli çalışmalar adına destek olacağı yönünde bilgi verdi. Bizleri makamında ağırladıkları için Sayın Kıratlı ve ekibine saygılarımızı sunuyoruz.

 

Başkanımız Hayrettin Özaydın, üyelerimizden Yüksek Mühendis Gürkan Sencar ve Dr. Mert Özaydın TUYAD Heyeti olarak geçtiğimiz günlerde İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal, Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Lütfiye Durak-Ata, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zahit Mecitoğlu, Uzay Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Melike Nikbay, Uzay Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan, Rektör Danışmanları Prof. Dr. Lale Tükenmez Ergene ve Prof. Dr. Burak Berk Üstündağ ile İTÜ Rektörlük Binasında bir araya geldiler.  Ziyaret esnasında olası işbirlikleri görüşüldü ve ortak çalışmaların başlangıcı olarak
2026 yılı içerisinde Süleyman Demirel Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda (SDKM)  “Afet Anında İletişim’ konulu sertifikalı ve ücretsiz bir eğitim seminer programı yapılmasına karar verildi.







TUYAD Başkanı Hayrettin Özaydın, Haliç Üniversitesi Sayın Prof. Dr. B. Koray Tunçalp, Marmara Üniversitesi Sayın Dr. Uğur Kesen ile birlikte İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Zahit Mecitoğlu ve yönetim ekibini, İTÜ Merkez Derslik Binası’nda ziyaret ettiler.
TUYAD, sektördeki iş gücü kalitesini artırmak ve genç yetenekleri desteklemek amacıyla önemli bir eğitim programı başlatıyor. Uydu ve uydu ekipmanı üretimi konusunda çalışmalar yürüten konsorsiyum üyesi Küpsat Uydu Teknolojileri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile Türkiye’nin en prestijli üniversitelerinden biri olan İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nin katkılarıyla hayata geçirilecek proje kapsamında, üniversitelerin ilgili bölümlerinde öğrenim gören öğrencilere yönelik ücretsiz eğitim, seminer ve sertifikasyon programları düzenlenecek.
Program kapsamında, sektörde faaliyet gösteren öncü firmaların temsilcileri ile alanında uzman akademisyenler tarafından teorik ve uygulamalı eğitimler sunulacak. Katılımcılar, sektöre dair güncel gelişmeleri yakından takip etme fırsatı bulurken; aynı zamanda kariyer gelişimlerine katkı sağlayacak bilgi ve becerilerle donatılacak.
Eğitim konuları arasında;
1. VSAT sistemlerinin devreye alınması ve operasyonları,
2. Afet anlarında uydu iletişim çözümleri,
3. Yeni nesil uydu teknolojileri,
4. Yakın yörünge (LEO) uydular ve görev yükleri gibi teknik ve stratejik öneme sahip başlıklar yer alıyor.
TUYAD, bu iş birliğiyle genç mühendis adaylarını sektörle buluşturmayı, akademik eğitimi uygulamalı bilgilerle desteklemeyi ve Türkiye’nin uzay ve haberleşme teknolojileri alanındaki yetkinliğini artırmayı hedefliyor. Detaylı bilgi ve başvuru süreciyle ilgili duyurular önümüzdeki günlerde paylaşılacaktır.
İş birlikleri adına bizleri mükemmel şekilde ağırlayan İTÜ yönetimi ve değerli ekibine saygılarımızı sunuyoruz.

Ev sahibi Kurumsal Üyemiz PTT KULE A.Ş. ile TUYAD iş birliğinde düzenlenen Sektörel Bilgilendirme Toplantısı kapsamında, sektörün önde gelen paydaşlarıyla bir araya geldik.

Çamlıca Kulesi’nde Başkan Hayrettin Özaydın moderatörlüğünde gerçekleştirdiğimiz toplantıda, iletişim teknolojilerinin geleceği, yeni nesil yayıncılık çözümleri ve ortak hedefler doğrultusunda kapsamlı değerlendirmelerde bulunduk. Yeni nesil radyo yayıncılığı, dijital radyo, Türkiye’nin seçtiği teknoloji olan DAB+ ve karasal televizyon yayıncılığı teknolojisinde; dijital karasal yayıncılık, DVB-T2 konuları hakkında üyelerimizin görüşleri alındı ve fikir alışverişlerinde bulunduk. Uzun zamandan beri sektörümüzde görmek istediğimiz heyecan, PTT Kule ile gelecektir ; esnaf, sanayicimiz ve iş insanlarımıza bereketli yeni konular açılacaktır. Katılımın oldukça yoğun toplantımızı, muhteşem kule gezisi ile sonlandırdık. Bizleri mükemmel şekilde ağırlayan PTT Kule A.Ş. Genel Müdürü Sayın İbrahim Erdoğan ve tüm PTT Kule AŞ ekibine saygılarımızı sunuyoruz.








Radyolarda DAB Plus Teknolojisine Geçiş ve Kullanım Avantajları

Radyo yayıncılığı, dijitalleşme süreciyle birlikte büyük bir değişim geçirmektedir. DAB+ teknolojisi, daha iyi ses kalitesi, enerji verimliliği ve geniş kanal kapasitesi gibi avantajlarıyla geleceğin radyo yayıncılığı için ideal bir seçenek olarak öne çıkmaktadır. Türkiye’nin bu dönüşüme ayak uydurabilmesi için devlet kurumları, özel sektör ve tüketicilerin iş birliği içinde olması gerekmektedir. Doğru yatırımlar ve bilinçlendirme çalışmaları ile Türkiye de Avrupa’daki ülkeler gibi DAB+ teknolojisine geçiş yapabilir ve dijital radyo yayıncılığında yerini alabilir.

Radyo yayıncılığı, 20. yüzyılın başından bu yana kitle iletişiminin en önemli araçlarından biri olmuştur. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte radyo yayıncılığı da değişmiş, analog sistemlerden dijital sistemlere doğru bir evrim geçirmiştir. Günümüzde, geleneksel FM/AM radyo yayıncılığı yerini DAB (Dijital Ses Yayını) ve DAB+ gibi daha gelişmiş teknolojilere bırakmaktadır. Bu makalede, analog ve dijital radyo sistemlerini karşılaştırarak, DAB+ teknolojisinin avantajlarını ve dünya genelindeki kullanımını ele alacağız. Ayrıca, Türkiye’de DAB+ teknolojisinin yaygınlaştırılması için atılması gereken adımları değerlendireceğiz.

Analog Radyo Nedir?

Analog radyo, radyo frekansları (AM ve FM) aracılığıyla ses iletimi sağlayan geleneksel yayın teknolojisidir. AM (Amplitude Modulation) ve FM (Frequency Modulation) olmak üzere iki ana türü vardır. AM radyo, daha uzun mesafelerde yayın yapabilirken ses kalitesi düşüktür. FM radyo ise daha iyi ses kalitesi sunar ancak kapsama alanı daha sınırlıdır. Analog radyo, düşük maliyetli ve yaygın olması sebebiyle uzun yıllardır kullanılmaktadır. Ancak, analog sinyallerin parazitlere karşı hassas olması ve frekans sınırlamaları gibi dezavantajları nedeniyle, yerini giderek dijital sistemlere bırakmaktadır.

Dijital Radyo Nedir?

Dijital radyo, ses sinyallerinin dijital olarak kodlanarak, daha yüksek kalite ve daha geniş kapsama alanı sunan bir radyo yayıncılığı türüdür. DAB (Digital Audio Broadcasting) ve DAB+ teknolojileri, analog radyoya kıyasla daha fazla istasyon kapasitesi, daha az parazit ve daha iyi ses kalitesi sunar. Dijital radyolar, veri sıkıştırma teknolojileri sayesinde aynı frekans bandında birden fazla yayın yapılmasına olanak tanır ve ek hizmetler (örneğin, metin tabanlı bilgilendirme, trafik güncellemeleri) sunabilir.

DAB ve DAB+ Teknolojileri

DAB (Dijital Ses Yayını), 1980’lerin sonunda geliştirilmeye başlanmış ve 1995 yılında Avrupa’da kullanılmaya başlanmıştır. Ancak, ilk nesil DAB sistemi MP2 ses kodeğini kullandığı için veri sıkıştırma verimliliği düşük kalmıştır. Bunun üzerine DAB+ teknolojisi geliştirilmiş ve 2007 yılında duyurulmuştur. DAB+, HE-AAC v2 ses kodeğini kullanarak daha düşük bit hızlarında daha yüksek ses kalitesi sağlamaktadır. Aynı zamanda hata düzeltme sistemleri ile sinyal kayıplarına karşı daha dayanıklıdır. Günümüzde birçok ülke DAB yerine DAB+ teknolojisine yönelmektedir.

Dünya Genelinde Radyo Teknolojileri Kullanımı

Dünya genelinde ülkeler farklı radyo teknolojilerini kullanmaktadır:

  • Analog Radyo (FM/AM) Kullanan Ülkeler: ABD, Kanada, Türkiye, Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya, Arjantin gibi birçok ülke hâlâ ağırlıklı olarak analog radyo yayınlarını sürdürmektedir.
  • DAB+ Kullanan Ülkeler: Norveç, İsviçre, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Hollanda, İsveç, Danimarka, Avustralya, Güney Kore, Malta, Polonya ve Çekya gibi ülkeler DAB+ teknolojisini aktif olarak kullanmaktadır.
  • DAB Kullanımından DAB+’a Geçiş Yapan Ülkeler: İsviçre, Almanya ve Birleşik Krallık gibi ülkeler eski DAB sistemlerinden DAB+ sistemine geçiş yapmış veya süreci tamamlamak üzeredir.
  • FM Yayınlarını Tamamen Durdurmuş Ülkeler: Norveç, dünya genelinde FM yayınlarını tamamen kapatarak yalnızca DAB+ üzerinden yayın yapan ilk ülke olmuştur. İsviçre de 2024 yılı itibarıyla FM yayınlarını sonlandırmayı planlamaktadır.

Asya’da Hong Kong ve Güney Kore DAB+ yayınlarını desteklerken, ABD ve Kanada hala HD Radyo teknolojisini kullanmaktadır. Türkiye’de ise şu an FM radyo yaygın olarak kullanılmakta olup, DAB+ test yayınları sınırlı ölçüde yapılmaktadır.

DAB+ Teknolojisinin Avantajları

DAB+ teknolojisi, analog radyo sistemlerine kıyasla birçok avantaja sahiptir:

  • Daha Yüksek Ses Kalitesi: Analog FM radyoya kıyasla daha net ve parazitsiz ses sunar.
  • Daha Fazla Radyo Kanalı: Aynı frekansta birden fazla istasyon yayın yapabilir.
  • Ek Hizmetler: Trafik bilgileri, hava durumu, şarkı bilgileri gibi metin tabanlı ek hizmetler sunulabilir.
  • Daha Az Enerji Tüketimi: Yayıncılar için enerji maliyetlerini azaltır.
  • Daha Güçlü Sinyal Alımı: Mobil cihazlar ve araç içi sistemler için daha stabil bağlantı sağlar.

Türkiye’de DAB+ Teknolojisine Geçiş İçin Atılması Gereken Adımlar

Türkiye’de DAB+ teknolojisinin yaygınlaştırılması için hukuki düzenlemeler, altyapı yatırımları ve tüketici bilinci artırılmalıdır:

  1. RTÜK ve BTK’nın Düzenlemeleri: Dijital radyo yayınları için yasal çerçevenin oluşturulması gerekmektedir.
  2. Dijital Yayın Altyapısının Geliştirilmesi: Türksat ve TRT gibi kurumların öncülüğünde verici ağlarının genişletilmesi sağlanmalıdır.
  3. Araç Üreticileri ve Elektronik Üreticilerinin Desteklenmesi: Türkiye’de üretilen ve satılan araçların DAB+ uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir.
  4. Tüketici Bilincinin Artırılması: DAB+ teknolojisinin avantajlarını anlatan kampanyalar düzenlenmelidir.

Mevcut Analog Radyolar DAB+ ile Uyumlulaştırılabilir mi?

Mevcut analog FM radyolar doğrudan DAB+ yayınlarını alamaz. Ancak, araç içi radyolar ve ev tipi radyolar için DAB+ adaptörleri kullanılarak eski cihazların yeni sisteme uyum sağlaması mümkündür. Otomobil üreticileri ve elektronik üreticilerinin DAB+ uyumlu cihaz üretimini teşvik etmek, geçiş sürecini hızlandıracaktır.
HedefKoç Danışmanlık Dr. Uzman Psikolog H. Mert Özaydın