TÜRKSAT Kanal Güncelleme Sistemi (TKGS) ve Onaylı Markalar

Televizyon yayın hizmetlerinin artmasıyla birlikte izleyicilerin TÜRKSAT uyduları için set üstü kutularını ve televizyonlarını güncel tutmada yaşadıkları zorluklar nedeniyle, 2013 yılında TÜRKSAT tarafından yeni bir kanal güncelleme sistemi (TKGS) devreye alınıştır. Standart kanal arama yöntemlerinde yaşanan zorlukları ortadan kaldırmak amacıyla birçok uydu alıcısı ve Akıllı TV üreticisi tarafından kullanılmaktadır.

Sistem cihaza imalat esnasında eklenen bir yazılım ile çalışmaktadır.  Ve yazılımın ürüne eklenmesi için belli standartları içermesi ve kalite unsurlarının hazır olması gerekmektedir.

TKGS Sistemine Nasıl Sahip Olunur?

TÜRKSAT, TKGS’nin tüm uydu alıcılarında yaygınlaşması için uydu alıcısı üreticileri derneği TUYAD ile işbirliği yapmaktadır. TÜRKSAT, uydu alıcısı üreticilerine bu hizmeti ücretsiz olarak sunmaktadır.

TKGS’de gerekli veri TÜRKSAT tarafından sağlanmakta, böylece her firmanın kendi verilerini üretip yayınlama zorunluluğu ortadan kalkmaktadır.

Hâlihazırda bazı uydu alıcıları tarafından, güncelleme desteği sağlansa da, TKGS’nin yaygınlaşmasıyla bu hizmet standart hâle gelecek ve kesintisiz bir şekilde devamı sağlanacaktır. Böylece, Türkiye’deki tüm uydu alıcısı ve Smart TV kullanıcıları, uydularımız üzerinde yayın yapan kanallardaki frekans değişimlerinden eşzamanlı olarak bilgi sahibi olacaklardır.

42°Doğu’da faaliyet gösteren TURKSAT 4A haberleşme uydusunun sağladığı ek kapasite, TV, radyo sayısını artırmış ve daha fazla TV kanalının iletimlerinin HD versiyonlarını TURKSAT uyduları üzerinden sunmasına olanak sağlamıştır. Ayrıca, kanal listemize her geçen gün yeni kanallar eklenmektedir.

Yeni kanal listeleri ek yazılımlar ile güncelleme yapılarak, son tüketicinin her hangi bir işlem yapmadan cihazının yeni kanalları izletme dinletme özelliğine sahip olması anlamına gelmektedir.

Son güncelleme 16 Aralık 2024 tarihinde yapılmış ve yeni yazılım ile kanal listeleri güncellenmiştir.

Türksat uydularında yayın yapan şifreli ve şifresiz tüm kanalların frekans ve yayınları Türksat’ın 4 farklı haberleşme uydusu üzerinden veriliyor. Söz konusu yayınların izlenmesi için ek antene ihtiyaç bulunmuyor. Tek yönde olan tüm uyduların kanalları da eş zamanlı güncellenmektedir.

Türksat uydularında bulunan kanalların güncel frekansları zaman zaman değişirken, mevcut anten ayarlarında değişiklik yapılmasına gerek bulunmuyor.

Uydu alıcıları doğru frekans ayarlarıyla yapılandırılarak Türksat uyduları üzerinden yüksek kalitede yayınların alınabilmesi sağlanıyor.

Türksat Uydusundaki Mevcut ve Yeni Frekans Ayarları Nasıl Yapılır?

Türksat Kanal Güncelleme Sistemi (TKGS) ile uyumlu uydu alıcılarda herhangi bir ayar yapılmasına gerek olmuyor, uydu alıcıları ve televizyonlar yeni frekansları otomatik güncelliyor.

Uydu alıcısı TKGS ile uyumlu olmayan alıcıların frekans ayarlarının yapılandırılması ve şebeke taraması yapılması gerekiyor. Bu TKGS yazılımı onayı olmayan cihazlar için manuel ayar yapılmalıdır. Bu ayar son tüketici ya da servis elemanları tarafından yapılmak durumundadır.

Kurulum ve ayarlamaya ilişkin ayrıntılı bilgiye Türksat’a ait “https://uydu.turksat.com.tr/tr/kilavuzlar/canak-anten-ve-uydu-alicisi-kurulumu” linkinden ulaşılabilecektir.

Türksat TKGS yazılımının onalı listesi ve onaylı markalar bilginize sunulur. Bu markalar dışında TKGS onayı var denilen cihazların onalı yazılımları ve onaylı güncellemeleri bulunmamaktadır.

TKGS Onaylı Markalar için tıklayınız

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin ilk yerli ve milli haberleşme uydusu Türksat 6A’nın devreye alınmasıyla birlikte ülkenin uzay alanında önemli bir eşiği geçtiğini belirtti. Bakan Uraloğlu, Türksat 6A sayesinde kazanılan mühendislik deneyimi, teknolojik altyapı ve nitelikli insan kaynağının Türkiye’yi daha ileri hedeflere taşıyacağını vurguladı. Bu kapsamda, Türksat 7A uydusunun üretimi için hazırlıkların tamamlandığını duyurdu.

Uraloğlu, Türksat 7A’nın, Türksat 6A’dan çok daha gelişmiş teknolojik özelliklere sahip olmasının hedeflendiğini belirterek, bu yeni projeyle Türkiye’nin uzaydaki iddiasının güçlendiğini söyledi. Türksat 7A’nın üretim sürecine yönelik ilk hazırlıkların Türksat AŞ tarafından başlatıldığını ve ihale sürecinin tamamlandığını ifade etti. Ayrıca, bu projede yer alacak Türk firmalarının güçlü bir iş birliği içinde çalışarak, dünya çapındaki uydu ve uzay şirketleriyle rekabet edebilecek seviyeye ulaşmalarının amaçlandığını dile getirdi.

Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, evlerimizde ve iş yerlerimizde kullandığımız elektronik cihazların sayısı artmaktadır. Bu artış, enerji tüketiminin yükselmesine ve çevresel etkilerin büyümesine neden olmaktadır. Bu bağlamda, elektronik ürünlerin enerji tüketimi ve verimliliği konularında bilinçli tercihler yapmak, hem ekonomik hem de çevresel açıdan büyük önem taşımaktadır.​

Enerji verimliliği, bir cihazın belirli bir görevi yerine getirirken mümkün olan en az enerjiyi kullanmasıdır. Bu, enerji israfını azaltarak aynı performansı daha düşük enerji tüketimiyle elde etmeyi sağlar. Enerji verimliliği, karbon emisyonlarını azaltmak, enerji maliyetlerini düşürmek ve enerji kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek açısından kritik bir rol oynamaktadır.​

Elektronik cihazların enerji verimliliği, çeşitli etiketleme sistemleriyle sınıflandırılmaktadır. Avrupa Birliği’nde kullanılan enerji etiketleri, cihazların enerji tüketimini A (en verimli) ile G (en az verimli) arasında derecelendirir. Bu etiketler, tüketicilere cihazların enerji performansı hakkında bilgi vererek bilinçli seçimler yapmalarına yardımcı olur.​

Ayrıca, ENERGY STAR etiketi, belirli enerji verimliliği kriterlerini karşılayan ürünleri tanımlar. Bu etiket, tüketicilere enerji tasarrufu sağlayan ürünleri kolayca tanıma imkanı sunar.​

Türkiye’de Elektronik Cihazların Enerji Tüketimi

Türkiye’de hanehalklarının enerji tüketimi, elektronik cihazların kullanımına bağlı olarak artmaktadır. 2022 yılında hanelerin toplam nihai enerji tüketimi 1 milyon 287 bin 738 terajul olarak gerçekleşmiştir. Bu tüketimin önemli bir kısmı, elektrikli ev aletleri ve elektronik cihazlardan kaynaklanmaktadır.​

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’nin elektrik enerjisi tüketimi 2024 yılında bir önceki yıla göre %3,8 oranında artarak 347,9 TWh olmuştur. Bu artışta, evlerde kullanılan elektronik cihazların sayısındaki artışın etkisi büyüktür.

Avrupa’da elektrik tüketimi, son 15 yılda istikrarlı bir şekilde azalmaktadır. 2008’den bu yana, küresel finansal kriz, COVID-19 pandemisi ve enerji krizi gibi olaylar, tüketimin düşmesine neden olmuştur. Bununla birlikte, veri merkezlerinin artan enerji talebi, Avrupa’nın elektrik talebini %30 artırabilir.​

2022 yılında Avrupa’da elektriğin %41’den fazlası yenilenebilir kaynaklardan üretilmiştir. Bu, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik açısından önemli bir gelişmedir.

2020 yılında, ABD’deki evlerde kullanılan 3,3 milyar teknoloji cihazı yaklaşık 176 teravat saat (TWh) enerji tüketmiştir. Bu, toplam konut sektörünün %12’sine ve ABD’nin toplam elektrik tüketiminin %4,5’ine eşdeğerdir. Enerji verimli cihazlara geçiş, hane halklarının enerji kullanımını %25 ila %30 oranında azaltabilir.​

Enerji Verimli Elektronik Ürünlerin Seçilmesinin Faydaları

  1. Ekonomik Tasarruf

Enerji verimli cihazlar, daha az enerji tükettikleri için elektrik faturalarında önemli tasarruflar sağlar. Örneğin, ENERGY STAR etiketli cihazlar, benzer standart cihazlara göre %10 ila %50 arasında daha az enerji tüketebilir.​

  1. Çevresel Etkiyi Azaltma

Daha az enerji tüketimi, fosil yakıt kullanımını ve dolayısıyla karbon emisyonlarını azaltır. Bu, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adımdır.​

  1. Enerji Kaynaklarının Sürdürülebilir Kullanımı

Enerji verimliliği, mevcut enerji kaynaklarının daha etkin kullanılmasını sağlar, bu da enerji arz güvenliğini artırır ve enerji ithalatına olan bağımlılığı azaltır.​

Elektronik Ürün Alışverişinde Dikkat Edilmesi Gereken Etiketler ve İbareler

Elektronik ürün satın alırken aşağıdaki etiket ve ibarelere dikkat etmek önemlidir:​

  • Enerji Etiketi (A-G Skalası): Cihazın enerji verimliliğini gösterir. A sınıfı en verimli, G sınıfı ise en az verimli cihazları temsil eder.​
  • ENERGY STAR Etiketi: Belirli enerji verimliliği standartlarını karşılayan ürünlerde bulunur ve enerji tasarrufu sağlar.​
  • Enerji Tüketim Değerleri (kWh): Cihazın yıllık enerji tüketimini kilovat saat (kWh) cinsinden gösterir, bu da yıllık enerji maliyetini tahmin etmeye yardımcı olur.​

Elektronik cihazların enerji verimliliği, hem bireysel tasarruf hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşımaktadır. Enerji etiketleri ve verimlilik sınıflandırmaları, tüketicilere bilinçli seçimler yapma imkanı sunar. Enerji verimli ürünleri tercih ederek, hem enerji maliyetlerini düşürebilir hem de çevresel etkileri azaltabiliriz.
HedefKoç Danışmanlık Dr. Uzman Psikolog H. Mert Özaydın

 

Başkan Hayrettin Özaydın’ı,  Ataşehir merkez ofisinde ziyaret eden Av. Arb. Aysel Ölçen Aydıner ve Av. Fikret Bircan ile, telekomünikasyon sektörünün hukuki boyutu, halka arz süreçleri, yatırımcı ilişkileri ve sektörün gelecek vizyonu üzerine kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdik.

Sayın Aydıner’in 25 yılı aşkın kurumsal ve sermaye piyasası tecrübesi ile Sn. Bircan’ın sektörel hukuki birikimi çerçevesinde, önümüzdeki dönemde hayata geçebilecek iş birlikleri ve projeler üzerine değerlendirmelerde bulunuldu.

Nazik ziyaretleri ve değerli katkıları için kendilerine teşekkür ederiz.

Başkan Hayrettin Özaydın Turkaz Trans Yetkilisi Sayın Elena Cucer ile Ataşehir’deki merkez ofisinde bir araya geldi. Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerine kara yolu taşımacılıkta öncü olan Turkaz Trans, güçlerini TUYAD ile birleştireceğini duyurdu ve üyelerimiz için karasal taşımacılıkta ayrıcalıklar bulunan sözleşme imzalandı. Üyelerimize özel fırsatlarıyla lojistik konusunda uzman ekibiyle hizmete devam edeceğini belirtti. Ziyaretlerinden dolayı Sayın Cucer’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Türkiye ve Dünyada Televizyon İzleme Alışkanlıkları

Son yirmi yılda, ekran temelli medya tüketimi modern yaşamın en dönüştürücü unsurlarından biri haline gelmiştir. Televizyondan dijital yayın platformlarına kadar uzanan bu süreçte; ne izlediğimiz, ne sıklıkla izlediğimiz ve neden izlediğimiz gibi unsurlar köklü biçimde değişmiştir. Bu dönüşüm, teknolojik, psikolojik, sosyolojik ve kültürel faktörlerin karmaşık etkileşimiyle şekillenmiştir. Bu makalede, Türkiye ve dünya genelindeki ekran izleme alışkanlıkları, doğrulanabilir istatistiksel verilerle son 20 yıl üzerinden analiz edilmekte; ayrıca önümüzdeki 5, 10 ve 20 yıl için öngörüsel bir simülasyon sunulmaktadır.

2025 itibarıyla Türkiye’de kişi başına günlük ortalama ekran süresi 7 saat 24 dakikaya ulaşmıştır. Bu rakam, 2024 yılına göre 16 dakikalık bir artışı temsil etmekte ve son 20 yılda istikrarlı bir yükseliş trendini yansıtmaktadır. Özellikle 1997–2012 doğumlu Z kuşağı, günde ortalama 9 saatini ekran başında geçirmektedir. Buna karşın, 55 yaş ve üzeri bireylerde ekran süresi belirgin biçimde daha düşüktür. Eğitim düzeyi de bu alışkanlıkta etkili bir faktördür; daha düşük eğitim seviyesine sahip bireylerin ekran başında geçirdikleri süre, yüksek eğitimlilere kıyasla daha fazladır. Türkiye’de içerik tercihleri incelendiğinde, televizyon dizileri ve gündüz kuşağı programlarının öne çıktığı görülmektedir. Çocuklar ve ergenler ise hem geleneksel televizyon hem de dijital medya içeriklerinden giderek daha fazla etkilenmekte, özellikle ilkokul çağındaki çocuklar en çok maruz kalan grup olarak öne çıkmaktadır.

Dünya’da Televizyon İzleme Süresi

Küresel ölçekte bakıldığında, 2025 itibarıyla dünya genelinde kişi başına günlük ortalama ekran süresi yaklaşık 6 saat 40 dakikadır. Ancak bu ortalamalar ülkelere göre ciddi farklılıklar göstermektedir. Güney Afrika, 9 saat 24 dakikalık günlük ortalama ekran süresi ile dünyanın en yüksek ekran süresine sahip ülkesidir. Buna karşın, Japonya bu alanda en düşük seviyededir ve günde sadece 3 saat 56 dakika ekran başında vakit geçirilmektedir. Türkiye ise 7 saat 24 dakikalık ortalama ile yüksek ekran süresine sahip ülkeler arasında yer almaktadır. Yaş grupları bazında incelendiğinde, Türkiye ile benzer şekilde dünya genelinde de Z kuşağı bireyleri ekran başında günlük yaklaşık 9 saat geçirmektedir. Dahası, 0–2 yaş arası bebeklerin neredeyse %49’u düzenli olarak akıllı telefonlarla etkileşim kurmaktadır; bu durum özellikle eğitimciler ve sağlık uzmanları arasında kaygı yaratmaktadır.

Ekran süresindeki bu artışın nedenleri çok boyutludur. Psikolojik açıdan bakıldığında, özellikle 2–17 yaş arası çocuklarda aşırı ekran kullanımı, merak duygusunun azalması, öz denetimin zayıflaması ve duygusal dengesizlik gibi sorunlarla ilişkilendirilmektedir. Bu durum, uzun vadede ruh sağlığı ve sosyal gelişim açısından riskler barındırmaktadır. Sosyolojik olarak, artan dijitalleşme geleneksel insan ilişkilerinin yerini almış; COVID-19 pandemisi bu süreci daha da hızlandırarak sosyal, eğitsel ve mesleki etkileşimlerin büyük ölçüde ekranlara taşınmasına neden olmuştur. Kültürel açıdan ise, içerik çeşitliliğinin artması ve dijital platformların her yerden erişilebilir hale gelmesi, bireyleri daha uzun süre ekran karşısında tutmaktadır. Teknolojik gelişmeler ise bu sürecin temel taşıdır. Özellikle akıllı telefon ve tabletlerin yaygınlaşması, ekran temelli medya tüketimini her an ulaşılabilir hale getirmiş; ekran kullanımı, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Mevcut Veriler Doğrultusunda Önümüzdeki Yılların Tahmini Televizyon İzleme Projeksiyonu

Mevcut veriler ışığında, önümüzdeki yıllara ilişkin öngörüler yapmak mümkündür. Türkiye’de 2030 yılına kadar günlük ortalama ekran süresinin 7 saat 45 dakikaya çıkması beklenmektedir. 2035 yılında bu sürenin 8 saat 15 dakikaya ulaşması, 2045’te ise 9 saat 30 dakikayı aşması öngörülmektedir. Küresel ölçekte de benzer bir tablo söz konusudur. Dünya genelinde ekran süresinin önümüzdeki 5 yıl içinde 7 saat 15 dakikaya, 10 yıl içinde 8 saat 30 dakikaya, 20 yıl içinde ise 10 saat 30 dakikaya yükselmesi beklenmektedir. Bu projeksiyonlar; teknolojiye erişim, dijital medya tüketim alışkanlıkları ve demografik eğilimler temel alınarak oluşturulmuştur.

Sonuç olarak, televizyon ve ekran izleme alışkanlıkları son 20 yılda yalnızca teknolojik değil; aynı zamanda toplumsal, kültürel ve psikolojik dinamikler üzerinden de büyük bir dönüşüm geçirmiştir. Bu eğilimin önümüzdeki yıllarda da devam edeceği açıktır. Ancak bireylerin ve toplumların, özellikle çocuklar ve gençler gibi kırılgan grupları göz önünde bulundurarak, ekran kullanımının potansiyel zararlarını azaltmaya yönelik bilinçli stratejiler geliştirmesi büyük önem taşımaktadır. Gelecekte mesele yalnızca ne kadar süre izlediğimiz değil; neyi, neden ve nasıl izlediğimiz olacaktır.
HedefKoç Danışmanlık Dr. Uzman Psikolog H. Mert Özaydın

 

TUYAD güncellenen üyeleri ve yeni projeleri ile hazırlanan tanıtım föyü yayınlandı.

 

Föye ulaşmak için lütfen tıklayınız .

Karasal yayın: vericiler sayesinde yayınların havaya aktarılarak, çatı antenleri ile TV’lerde izlenmesidir. Bu sistem en ekonomik ve sosyal devlet tv yayıncılık sistemidir. Kapsadığı frekans çok değerli olduğundan yayınların karasalda dijital olarak aktarılması hem daha az frekans tahsisi hem de daha kaliteli yayın izleme imkanı sağlamaktadır.

Teknik adı; DVB-T ; Karasal televizyon, televizyon sinyalinin, bir televizyon istasyonunun karasal vericisinden, bir vericinin bulunduğu bir televizyon alıcısına radyo dalgaları ile iletildiği bir televizyon yayını türüdür.

Ve bu teknolojinin bir üst versiyonu şifreleme sistemi farklı olan DVB- T2

” Dijital Video Yayıncılığı – İkinci Nesil Karasal ” ifadesinin kısaltmasıdır. DVB konsorsiyumu tarafından yayınlanan ve dijital karasal televizyonun yayın iletimi için tasarlanmış olan DVB-T televizyon standardının yeni şifreleme modeli uzantısıdır.

Dijital karasal televizyon (DTTV, DTT veya DTTB), dijital televizyon ve karasal televizyon için bir teknolojidir. Karasal televizyon istasyonları, televizyon içeriğini radyo dalgalarıyla tüketicilerin konutlarındaki televizyonlara dijital formatta yayınlamaktadır.

Türkiye, 2006 yılının başından itibaren karasal sayısal yayına geçmiş durumdadır. Lüksemburg merkezli  Sisvel’in patentlendiği teknoloji olan  DVB-T2 sistemi, tüm TV üreticilerini lisanslayarak haklı rekabet ortamı oluşturmaya gayret etmektedir.

Dijital Video Yayıncılığı – Karasal 2 (“DVB-T2”) standardı, karasal ağlarda dijital televizyon yayını için en gelişmiş olanıdır. DVB-T ile karşılaştırıldığında iletim kapasitesinde önemli bir artış sunar. Kapasite artışı olduğundan planlanan tüm TV yayınları ve yeni nesil PAY TV platformlarına da yer sağlayacaktır.

DVB-T2 standardı, 2008 yılında Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü (“ETSI”) tarafından resmi bir standarda dönüştürülmüştür. Onaylı üreticiler www.dvb.org adresinde yayınlanmaktadır.

Ülkemizde Sisvel lisanslı 6 firma var. Çin’de üretici olan 10 firma da Türkiye için alt lisans ile yetki vermektedir. Bu lisans bedeli, her TV için ortalama 30 Euro’dur. Üreticiler bu lisans ile üretim yaptıklarında, ürünlerine DVB-T2 teknolojisini ekleyerek son tüketicilere sunmaktadır.

Bazı üreticiler aynı teknolojiyi ürünlerinde barındırmakta ve sistem lisansı ödememek için sistemi kapalı olarak tüketiciye sunabilmektedir.

Sonuç olarak, dünyanın büyük bir bölümünde tercih edilen yayın teknolojisi olan DVB-T2’yi uygulayan TV ve set üstü kutu üreten şirketler bu teknolojiyi ürünlerinde kullanıyorlar.

Ülkemizde KARASAL DİGİTAL yaygın olmasa da DVB-T2  özellikli cihazlar, kablo TV yayınlarının olduğu ve kapalı devre yayın sisteminde de kullanılmaktadır.

Ülkemizde karasal yayın KULE A.Ş. tarafından yürütülmektedir. Yayınların karasal dijital olarak tüketiciye ulaştırılması programı yine evlerde kullanılan TV’lerin bu teknolojiye hazır olması ile mümkün olabilecektir.

Ülkemizde 53 milyon noktada TV izlenmektedir. Ülkemizde en büyük üretim kapasitesine sahip 11 firmamızın yılda ürettiği ve yurt dışı yurt içi satışını yaptığı son beş yılda ortalama 75 milyon TV üretimi yapılmıştır. Bu üretimi yapılan TV’lerin 12 milyonu iç piyasada ülkemiz içinde satışı gerçekleşmiştir. Evvelce satılan TV’lerde zaten karasal yayın izleme teknolojisi mevcuttu. Son 5 yılda imalatı yapılan tüm TV’lerde DVB-T2 teknolojisi dahil edilmektedir.

Özellikle kesintisiz yayın izleme ve frekans değişimi gerekmeden TV izleme hizmeti sağlayan DVB-T2 sisteminin ülkemizde yaygınlaşması ve TV kanallarının bu teknolojiyi tercih etmesi hem tüketicinin vatandaş arasında karlı görüntü olarak bilinen sinyal dalgalanması olmasını engelleyecek ve hem de ülkede aynı TV kanalının aynı frekansta izlenmesini sağlayacaktır.

DVB-T2 yayıncılık TUYAD derneği üyelerinin de son dönemde beklediği yeni teknolojik heyecan olacak ve daha çok TV kanallarının karasal sistemde çanak anten ve internet gerekmeden izlenmesini sağlayacaktır.
HedefKoç Danışmanlık Dr. Uzman Psikolog H. Mert Özaydın

Deprem anında iletişim, hayat kurtaran bir faktördür. Kablo bağlantısı olmadan iletişimin sağlanması ise yalnızca uydu teknolojileriyle mümkündür. Kesintisiz geniş bant uydu interneti sağlayan VSAT (Very Small Aperture Terminal) sistemi, küçük çaplı (80 cm) antenlere sahip uydu yer istasyonlarının genel adıdır. VSAT sistemi, “merkez yer istasyonu” (Hub istasyonu) ile coğrafi olarak uzak noktalar arasında çift yönlü uydu internet iletişimi sağlayan bir yapıdır.

TUYAD’ın Afet Anında Rolü

TUYAD, bu sistemlerin AFED (Acil Felaket ve Afet Durumu) anında kurulumu ve devreye alınması konusunda eğitimler vererek, eğitimli kişilerin bilgilerini bir CRM sisteminde depolamakta ve ihtiyaç anında bu kişileri göreve çağırmaktadır.

İletişim için VSAT sistemleri, felaket kurtarma ve acil durum müdahalelerinde kritik bir rol oynamaktadır. Depremin ne zaman ve nerede olacağını önceden tahmin etmek mümkün olmadığından, afetler çoğu zaman altyapıyı kısa sürede devre dışı bırakır. Deprem bölgesinde yaşayanlar ve yardıma destek olmak isteyenler, iletişim için mobil cihazlara yönelir. Ancak altyapı hasar gördüğünde, iletişim sağlanması imkansız hale gelir.

Bu noktada, VSAT teknolojisi iletişimi sağlamanın tek yolu haline gelir. Burada coğrafyaya hizmet veren uydular büyük önem taşır. Türkiye için TÜRKSAT ve Eutelsat uyduları, en kolay VSAT hizmeti alınabilecek uydu sistemleridir.

Türksat KU ve KA bant VSAT sistemleri, felaket zamanlarında acil durum iletişimi için gerekli terminalleri yeterince stoklayarak, Türkiye çapında hazır bekleyen montajcı gönüllüler tarafından devreye alınmaktadır.

Acil Durumda Hızlı Bağlantı Sağlamanın Önemi

Bir felaket durumunda, bağlantıların en hızlı şekilde devreye alınması bir ölüm kalım meselesidir. Depreme müdahale ekipleri ve halkın hızlıca iletişim kurabilmesi hayati önem taşır.

VSAT kurulum eğitimleri, Türkiye’nin dört bir yanındaki herkese TUYAD tarafından verilmektedir. Depremin nerede ve ne zaman olacağı bilinmediği için, eğitim alan tüm kişiler afet anında göreve çağrılmaktadır. Gönüllülük esasına dayalı bu çalışmada, şimdiye kadar afet anında iletişim hizmetinde çalışan tüm montajcı ve devreye alma ekiplerine teşekkür ederiz.

Bu sistemlerin kurulması, yardım gereken yerlerde iletişimi sağlamak için çok önemlidir. Yardım ekiplerinin, afet bölgelerinde etkili bir şekilde çalışabilmesi için iletişim altyapısının sağlam olması gerekmektedir.

Afet Anında Ekiplerin İhtiyacı

Afet anında sahada çalışan ekiplerin, yardımcı personele her an ihtiyacı olacaktır. Ayrıca ekiplerin ulaşımı da büyük önem taşır. Bu gibi durumlarda, VSAT kurulum ekiplerine öncelik verilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

VSAT sistemlerinin felaket zamanlarında acil durum iletişimi sağlama rolü, son depremde net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu süreçte, TUYAD VSAT grubu tarafından kayıtlı kişilerin göreve çağrılması ve bu kişilerin en kısa sürede bölgelerde çalışma yaparak iletişimi sağlaması büyük bir başarıya imza atmıştır.

Hayat Kurtaran İletişim

Deprem anında hayat kurtaran en önemli şey iletişimdir. VSAT, altyapının hasar gördüğü bir afet bölgesinden iletişim kurmanın tek yoludur.

VSAT kurulum ekipleri, hassas ekipmanlar taşıyarak afet bölgesine ulaşmak için zorlu koşullarda ve uzun mesafelerde yol alır. Mevcut hiçbir iletişim altyapısı bulunmadığında, bu ekipler hızlı bir şekilde ekipmanlarını kurar ve devreye almak için gereken çalışmaları yaparlar.

VSAT devreye alma ekipleri, aldıkları eğitimle yalnızca elektrik enerjisi (genellikle jeneratörler aracılığıyla sağlanır) gereksinimine ihtiyaç duyarlar. En hızlı şekilde, zamanla yarışarak, VSAT antenlerini kurar ve hassas ayarlarla çevrimiçi bağlantı sağlayarak afet kurtarma çabalarına büyük katkı yaparlar.

Eğitimlerin ve Sertifikaların Önemi

Depremde tüm uydu operatörleri, kapasitelerinin tamamını afet bölgesine yönlendirebilmek için rezerv ederler. Ekipman stoğu da yeterlidir, ancak asıl önemli olan kurulum ve devreye alım süreçlerinin, eğitilmiş insan gücü ile yapılabilmesidir. TUYAD olarak, tüm VSAT kurulumcularına afet anındaki özverili çalışmaları için teşekkür ediyoruz.

TUYAD tarafından verilen ücretsiz gönüllü kurulumcu eğitimleri ve sonrasında edinilen sertifikalar, kursiyerlere uydu operasyonları ve ekipmanları hakkında değerli bilgi ve beceri kazandırır. Bu, yalnızca afet durumlarında değil, günlük yaşamda da uydu iletişimlerine dair uzmanlık kazandırır. Afet kurtarmada esas olan, her zaman hayat kurtarmaktır.

Sonuç ve Teşekkür

VSAT sistemleri, deprem ve diğer afet durumlarında iletişim için büyük bir öneme sahiptir. Kurtarma ekipleri, insanları en acil şekilde felaketten kurtarabilmek için büyük bir özveriyle çalışmaktadır. TUYAD olarak, afet anındaki tüm gönüllülere teşekkür ediyor ve gönüllü kurulumcu eğitimlerimize devam edeceğimizi bilgilerinize sunuyoruz.
HedefKoç Danışmanlık Dr. Uzman Psikolog H. Mert Özaydın

AFET Anı İletişim İçin Uydu Tabanlı Mobil Sistemler Hazır Edilmelidir

Afet anlarında iletişimin kesintisiz sürdürülebilmesi için, uydu bağlantılı mobil iletişim sistemleri hazır hâle getirilmelidir. Bu sistemler, doğrudan uydu hizmeti sunarak cep telefonlarına ağ bağlantısı sağlayabilir.

Yakın Dünya Yörüngesi (LEO) uyduları, iletişim için gerekli olan geniş bant internet hizmetini sağlamaktadır. Bu sistemler, mevcut mobil ağların tamamlayıcısı olarak görev yapar. Yeni nesil mobil cihazlar, bu uydular sayesinde doğrudan servis alabilir. Böylece mobil ağların yetersiz kaldığı durumlarda devreye girerek iletişimi sürdürebilir veya onları tamamlayıcı bir rol üstlenebilir.

Deprem gibi büyük afetlerde, karasal altyapı zarar görebilir veya yoğun kullanımdan dolayı çökebilir. Bu gibi durumlarda uydu sistemleri, güvenilir ve anında iletişim bağlantıları sağlayarak, acil müdahale ekiplerinin ve yardım görevlilerinin koordinasyonunu kolaylaştırır. Aynı zamanda, afetten etkilenen kişilerin aileleri ve sevdikleriyle iletişiminin kesilmesini önler.

Son yıllarda geliştirilen yakın yörünge uydu iletişim sistemleri, afet anları için alternatifsiz bir çözüm sunmaktadır. 2010 yılından sonra bu alanda yaşanan teknolojik gelişmeler sayesinde, hücresel ağlar için geri bağlantı sağlayan veya uzak bölgelerdeki özel alıcılara kapsama sunan sabit yörünge uydularının kapasite ve performansı artmıştır. Bu durum, ticari internet hizmetlerinin ve makineler arası iletişim ihtiyaçlarının da karşılanmasına olanak tanımaktadır.

Baz istasyonlarının yanı sıra, bu uydular aracılığıyla mobil cihazlara doğrudan bağlantı sağlanabilir. Uluslararası literatürde bu teknolojiye “Doğrudan Cihaza (Direct to Device – D2D)” iletişim denir. Bu sistem, yerden alınan verileri LEO uyduları üzerinden doğrudan cep telefonlarına aktarır ve geniş bant internet aracılığıyla her yerde kesintisiz iletişim sunar. Geniş kapsama alanına sahip bu teknoloji, afet anlarında kritik öneme sahiptir.

Bu sistem hemen ve vakit kaybetmeden kurulmalı ve devreye alınmalıdır. Çoğu insanın aklına maliyet konusu gelebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu sistemin kullanıldığı bazı ülkelerde bir SMS’in maliyeti yalnızca 1 USD’dir. Bu da, her an erişilebilirlik açısından çok yüksek bir bedel değildir. Afet anı için hiç tereddüt edilmeden kabul edilmesi gereken bir hizmettir.
HedefKoç Danışmanlık Dr. Uzman Psikolog H. Mert Özaydın